Canlılar arasında düşünen ve düşündüğünü eyleme geçiren ve fikir üretebilen tek canlı türüdür insan..
Dünya’da bu kadar insan varken bir o kadarda fikir sahibi insanın olacağı da mutlaktır.. Ama tüm insanlar gerçekten fikir üretebiliyorlar mı? Buna cevabım kesinlikle hayır olacak.. İnsan, daha dünyaya
yeni gözlerini açarken bulunduğu koşulların ve oluşmuş fikirlerin içine doğacaktır muhtemelen ki öyledir de.. Asıl hayat bundan sonra başlayacak ona bir nitelik yükleyecektir.. Bazı insanlar çevrenin verdiği fikirlerle hayatını yaşayacak ve beklide bu şekilde hayatını da sonlandıracaktır( aslında böyle kişilerin hayatı var mı tartışılır) Bazı insanlarda çevrenin hazır fikrini görme farkında lığına sahip olup hayatı boyunca da hayatı keşfetmek uğruna hep yeni fikir yolculuğuna doğru giderek hayatını fikir zenginliği içersinde geçirecektir.
Sabit fikre saplanıp kalan insanlar da kendilerini sabitledikleri yetmiyormuş gibi birde diğer insanları da sabitleme derdine düşerler. Hele hele de dogmatik DİN elbisesine sahip olmuş insanlarda işin içine girince hayat feci bir nitelik kazanacaktır.
Bütün bunların dışında bir de insanları niteleyen onu başkalarından ayrı kılan duygulardan söz etmekte yerinde bir gerçek olacak..Ne var ki yine duygulara da şekil verecek olan yine doğduğu çevrenin kalıpları olacak.. Ne yaşayacağını kim olacağını ne tür bir duyguya sahip birisi olduğunu da anlamayacak, ama içinde bağıran duygularının da etkisinde kalacak ve hayatı tamamen etkisiz bir ruhla yaşayacaktır çünkü kendi duygularından habersizdir ne de olsa..
Zerdüşt diyor ki;
-Tutkuların vardı bir zamanlar, onları kötü bulurdun. Fakat sadece değimlerin var şimdi senin tutkularının çoğalttığı.
-En ulaşılmaz amacını o tutkuların önüne sermiştir, gün geldi değimin, sevinci oldu bunlar
-Kardeşim, kendinin kıldığın bir değimin, kimseyle ortak değilsin orda.
-Elbette, değimini adlandırmak onu sevmek istersin, kulaklarını çekip eğlenmek. Dinle! Onun adına halk da ortak; sen de bu değiniminle ahaliden, sürüden biri haline geldin..
Demekteydi Zerdüşt. İnsanın kendini aşması gerektiğini ama bunu aşarken içinde bulunduğu değerleri iyice gözetmeli sonra bunları bir bir seçerek onun yükseleceği konumu belirlemelidir diyordu..
Gerçektende öyleydi.. Çevreden gelen dogmatik fikirlerle bana göre yaşayan insan üstinsan konumuna göre alçaklardaydı. Vahiyle gelen eylem ve oluşlarda sanki bu kategorinin içinde yer alıyordu..Bütün bunlardan kendini arındıran ve yeni bir fikir üretebilen insan kendini aşma yoluna doğru merdivenin basamaklarına doğru çıkarak yükselmeye doğru gitmeliydi.ÜSTİNSAN tanımı bu olmalıydı kanımca..
HERKES AYNI DÜŞÜNÜRSE SIKINTI VAR DEMEKTİR. FARKLI DÜŞÜNCELERİN OLMADIĞI YERDE DÜŞÜNEN YÜKSELEN İNSAN YOKTUR..
ASRIN..
Çeşitlilik mi önemli olan yoksa doğrular mı
YanıtlaSilsana mesafe aldırıyorsa çeşitlilik önemli..aldırmıyorsa sadece o çeşitlilik yerinde sayıyordur..
Silnasıl yani
Sildiyelim ki herkes aynı doğrulara ulaştı peki ya o zaman ne olacak?
SilBu yorum yazar tarafından silindi.
Silİzmir 21.Kasım.2017
YanıtlaSilMerhabalar, İsminizi ilk defa duydum nasıl hitap edeceğimi bilemedim,araştıracağım. Makale başlığınız hep aklımdaydı,bugün yaşadığım bir olayı konu ile ilgili olduğu için paylaşmak istedim.İnsanlar öğrensinler diye,malesef Okumayan,Araştırmayan,sorgulamayan, bir Milletiz.Sizde arzu ederseniz yorumu mu Web sitenizden silebilirsiniz! Hani cem yılmaz diyor ya “eğitim Şart” ona katılıyorum. tüketici hakem heyetinin kararına itiraz dilekçesi yazdım vermeye gittim,memur dilekçeye şöyle bir baktı! daha önceki ayni yöndeki itirazlarımdan beni tanıdığı için, beni ikimizin olduğu başka bir odaya götürdü,başka kararları gösterdi, epey bir konuştuk,ben bahse konu yasa maddesini hiç bilmediğini anladım!
Kaymakamın kendisine Hitaben verdiğim, Kapak dilekçemde de” Aynen Mevcut Başkana daha önceki kararlarından dolayı hiç güvenmediğimi “ 6502 Sayılı Kanuna göre THH (Tüketici Hakem Heyeti) Asıl Başkanı olarak gözetiminizde bu itirazımın değerlendirilmesini talep ettim. Ayrıca Bilirkişi olan Avukatın da düzenlediği Raporun bir örneğini ile adı Soyadı, Baro sicil ile Bilirkişi Sicil Numarası İstedim…
Başkan ve kendilerin böyle bir işlem yapmadıklarını,şimdiye kadar başvuranlardan da bu şekilde bir itirazın olmadığını,ilk defa karşılaştığını,Benim Tüketici Mahkemesine müracaat etmemi, verecekleri yanıtın yine olumsuz olacağını, pc alınan kararları bana gösterdi,bende ,her konu kendi içinde değerlendirilir,dedim,kararlı olduğumu ifade ettim.Tüketici Mahkemelerine müracaatın maliyetli olduğunu,çok zaman aldığını, davanın kaybedilmesi durumunda,Davalının Avukatına da vekalet ücreti ödeneceğini,ama ben kazanınca ayni ödemenin olmadığı gibi haksızlık olduğunu, bu şekilde davranarak siz Devletin mahkemelerini Gereksiz meşgul ettirdiklerini, tüketiciler için de mağduriyetler yarattıklarını,kazananın da Haksız Kazanç elde eden şirketler olduğunu,Devletin de tüketicileri korumadığını söyledim. ikna olmadığımı anladı, bana alaycı bir ifade ile
bu işi Başkan ve bizler,bilirkişi avukat, hatta kocaman şirketlerin Avukatları,hukuk müşavirleri bilmiyorda sen mi biliyorsun! Dedi, emin olun donup kaldım,Başkanın bilmediğini daha önceki konuşmalarımızdan biliyordum,ama aklıma o an gelmedi, ne cevap vereceğimi bilemedim,dilekçemi verdim ayrıldım, internet araştırırken bu yazınızı buldum,okudum,çok beğendim, Sizi makaleniz için tebrik ederim.bu yazınızı kağıda döküp vereceğim,okusunlar,öğrensi,nler diye,bu Makalenin Başlığını da çerçeveletip odalarına asmayı teklif edeceğim…
Saygılarımla,
Mehmet BÜYÜKKÖPRÜ